19 Nisan 2015 Pazar

ATEROSKLEROZ

ATEROSKLEROZ NEDİR?  

İnsan ölümlerinin sebeplerine bakıldığında genel olarak dolaşım sistemi ile ilgili olduğu tespit edilmiştir. Bunun nedeni yaşa bağlı olarak damarlardaki elastikiyetin kaybolması ve damar duvarlarının kireçlenmesidir. Arter duvarında kalınlaşma ve lümende daralma görülür. Bu olaya arteriyoskleroz denir. 
Arteriyosklerozun 3 formu vardır. Bunlardan en sık karşılaşılan ve en önemli olanı aterosklerozdur. Peki, ateroskleroz tam olarak nedir?   Aterosklerozda damar duvarlarında aterom veya plak dediğimiz normal olmayan yapılar gelişir. Bu yapılar büyük ve orta boy arterlerin intima tabakasında görülür. Vücudumuzda en sık abdominal aorta, koroner arter, alt torasik aorta, aortik arterler ve Willis poligonunda( beyin damarları) görülür. Ateromlar yumuşak, sarımsı renkte içi lipit dolu olan plak şeklinde yapılardır. Acaba oluşan bu plak ne gibi patolojik sorunlara yol açar?
 Ya aterom yırtılarak içinden çıkan parçalar akıntıyla birlikte daha dar damarların tıkanmasına neden olacaktır ki; bu tıkanma kalbe gelen damarlardan birinde olursa yani kalbe gelen kan miktarı azalırsa, miyokard yeterli seviyede oksijenlenemez ve iskemi meydana gelir. Kalp tam beslenemediği için yeteri kadar kasılamaz. En çok korkulan olay ise koroner arterlerden hiçbirinin kalbin kanlanmasını yeterince sağlayamamasıdır. Böylece kalp kasılamaz ve vücuda kan gönderemez. Bu tablo miyokard infarktüsüdür. Ya da oluşan plak gittikçe büyüyerek lümeni tıkayabilir, burada zamanla pıhtılar oluşmaya başlar. Distal organlara kan akımı azalır ve iskemik hasara neden olur. Büyük arterlerde ateromlar media tabakasını zedeleyip damar duvarını zayıflatarak anevrizmaları oluştururlar. Bu anevrizmalar yırtılabilir. Bu da ciddi sonuçlar doğurur.          

 Genellikle özgün belirti vermeyen ateroskleroz; günümüzde henüz ciddiyetini koruyan bir hastalıktır. Dünyada en başta gelen ölüm nedenlerinden biridir. Birleşik Amerika ve Avrupa’da insanların yaklaşık yarısı aterosklerozdan ölmektedir. Türkiye’de de kalp ve damar hastalıklarından ölümler tüm ölümlerin %34’ünü oluşturur. Bu ölümlerin yaklaşık 2/3’ü miyokard infarktüsünden geri kalanı diğer organlarda oluşan hasarlardan kaynaklanır.   Aterosklerozun kesin nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı koşullar, özellikler ve alışkanlıklar hastalığın gelişiminin seyrini değiştirir. Bu koşullar risk faktörleri olarak bilinir. Bu risk faktörlerinin bir kısmı yapısal ve bu nedenle değiştirilemez, bir kısmı ise kazanılmış ve kontrol edilebildiği için değiştirilebilir özelliktedir. Yapısal faktörler yaş, cinsiyet ve genetik olmakla birlikte, değiştirilebilir faktörler ise diyet yaşam biçimi ve kişisel alışkanlıklardır.
   Ateroskelerozda Risk faktörleri Nelerdir? 
   Yaş; önemli bir etkendir. Ateroskleroz genellikle arteriyal lezyonların organ hasarlarına yol orta yaş ve sonrasında daha çok görülür. 40 yaşından 60 yaşına kadar ateroskleroza bağlı oluşan miyokardiyal infarktüs insidansı 5 kat artar. Aterosklerozun orta yaşlı erişkinlerde daha yaygın olması gençlerde görülmeyeceği anlamına gelmez. Yapılan bazı otopsi sonuçlarına göre gençlerde de bu tip lezyonlara rastlanmıştır. Hatta doğumdan hemen sonra da gelişmeye başladığı yolunda görüşler de vardır.   Cinsiyet; Erkekler kadınlara göre 3-6 kat daha fazla ateroskleroza eğilimlidirler. Erkeklerde 55, kadınlarda ise 45 yaşından sonra risk faktörleri artar. Menopoz öncesi kadınlarda ateroskleroz son derece nadirdir. Kadınlarda östrojen ve öteki eşey hormonlarının ateroskleroza karşı koruyucu rolü olduğu düşünülmektedir. Menopoz sonrası ise iki cins arasında risk eşitlenir. Östrojen salgılarının azalması ateroskleroza bağlı hastalıkların insidansını artırır.    Kalıtımın ateroskleroz üzerinde etkileri tespit edilmiştir. Ateroskleroza neden olan bazı etkenlerin( hipertansiyon, diabetes mellitus) ailevi eğilim göstermesi kalıtımın aterosklerozla ilgili olduğunu düşündürmüştür. Ailesinde erken ateroskleroz gelişen kişilerde erken koroner ateroskleroz riski 12 kat daha fazladır.     Sigara iyi bilinen bir risk faktörüdür. Sigara: ·         Endotel fonksiyonunu bozar, ·         HDL seviyelerini düşürür, ·         Kolesterol seviyesini ve tansiyonu yükseltir. ·         Fibrinojen düzeylerini ve trombosit fonksiyonlarını artırır. ·         CRP düzeylerini artırır. Uzun yıllar boyunca günde bir paket sigara içenlerde İKH’den(iskemik kalp hastalığı) ölme riskinin %200 arttığı tespit edilmiştir. Sigaranın kesilmesi durumunda ise miyokard infarktüsü riskinin %65 azaldığı tespit edilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder